İlber Ortaylı’dan Türk Tarihi ve Millî Bilinç Alıntıları
İlber Ortaylı’nın “Türklerin Tarihi 1” adlı kitabından alıntılar…
Türkiye Adı
12. asırda insanlar bizim yurdumuza “Türkiye” demekteydiler. İtalyan kaynaklarında bunu görüyoruz. Artık kırsal bölgelerin Türkmen göçebe ve köylüler, şehirlerin ise büyük bir Türk nüfus tarafından doldurulduğu anlaşılıyor. 16. asırda İngilizce seyahatname kaleme alan Nicolas de Nicolay ise “Turkie” diyor, dikkat ederseniz bizim bugünkü söyleyişimize oldukça yakın… Sonradan İngilizce konuşup yazanların, bu “Turkie” yazılışını nasıl “Turkey” e çevirdikleri doğrusu hâlen bir muamma…
“Bizim Türk yaratmaya ihtiyacımız yok.”
“Bizim Türk yaratmaya ihtiyacımız yok; her devirde, coğrafyanın her yerinde varız zaten. Dünya tarihinin hemen hiçbir safhası, dünya coğrafyasının hemen hiçbir önemli parçası yoktur ki orada Türkler olmasın.”
“Üzerinde durmamız gereken bir husus var; Türkler çok gezdikleri için her zaman dünya tarihi içindedirler. Türk kimliğini anlamanız için sadece etrafındaki bölgeyi değil, tüm dünyayı bilmeniz gerekiyor.”
Hristiyan ve Musevi Türkler
“Şunu da söyleyelim; Türkler Hıristiyan oluyorlar ama millî kimliklerini kaybetmiyorlar. Türkler arasında; hem Yahudi olmuş hem de Yahudiliğin iki dalına birden girmiş olanlar var; hâlâ Türkçe konuşuyorlar. Kırım’da Kırımçaklar var, Karayların aksine Talmud’a inanan, Ortodoks Yahudi inançlılar var. Ancak Türk dilinden başka dil bilmezler. Ne Yidiş ne de İspanyolca, sadece Türkçe konuşurlar. Hatta “raşi” dediğimiz İbranca harflerle duaların Türkçe yazılması söz konusudur. Meselâ Gagavuzların nesi Türklükten uzak? Türkçe konuşuyorlar. Anadolu’da da Karaman Rumları vardır; Türk’türler. İncilleri Yunan harfleriyle ama temiz bir Türkçeyle yazılmıştır. Tüm bu sebeplerle, tarihî olayları değerlendirirken, Türklüğü kaybetme meselesinin ölçüsüne bakmak lazım.”
Arap Alfabesinden Önce Gök-Türk Alfabesi
“Müslüman olan Türkler de İslâm’la birlikte Arab harflerini alıyorlar. Daha evvel de yazıları var tabii. Keza ilk yazımız Gök-Türk alfabesidir ve daha sonra da işlek bir yazı olan Uygur alfabesi geliyor.”
Barış İyidir Ama Her An Bozulabilir
“Maalesef Türkiye’de çocuklara gerçek dışı bir görüş aşılanıyor: “Dünyada artık her şey sakindir, bütün insanlar kardeştir, biz ebedi düğünü kutlayacağız. Bundan sonra herkes oturduğu yerde oturacak, bundan sonra savaş olmayacak” gibi… Keşke öyle olsa… Eğitimin kötüsü, muhakeme ve zekâyı dumura uğratır. 20. yüzyılın ikinci yarısında atılan mermi, bomba ve akabinde ölen kişi sayısı II. Cihan Harbi’ni geçti. Savaşın bitiminden beri dünya maalesef sakin değil.”
Türk Milli Kimliğinin Oluşumu
“Dünyanın her ülkesinde milliyetçiliğin, milli kimliğin ortaya çıkışı ve kabul edilişi kendine özgü şartlarla, gelişmelerle olur. Fransız’ın milli kimliği doğrudan doğruya Fransa Krallığı, Fransız Birliği, Fransız İhtilali gibi olaylara bağlıdır. Türk’ün milli kimliği ise İmparatorluğun parçalanması sırasındaki kan, barut, ateş, ter ve gözyaşıdır.”
Abdülhamid’in Osmanlı Tarihini Anıtlaştırma Gayesi
“Sultan II. Abdülhamid, Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihi mirasının anıtlaşmasına önem veren bir hükümdardı. Sultan II. Abdülhamid imparatorluğun küçülmeye başladığı bir dönemde maziyi öne çıkaran bir hükümdar olmuştur.”
“Türk hükümdarları kız alıyorlar ama kız vermiyorlar.”
“Türk hükümdarları kız alıyorlar ama kız vermiyorlar, en önemli ayırım bu. Zaten Müslümanlıkta da caiz değildir. Ama bunun aksine Altın Orda Da verilenler vardır. Meselâ İlhanlılar, hükümdarın çocuğu olmadı diye az kalsın Paleologlarla akraba olacaklardı. Çünkü Maria, Hülagu’ya gelin gitti, Hülagü vefat edince Ebu Gazzan Mahmud Han’a kalsın dediler. Mahmud Han da isyanda hayatını kaybedince zavallı Maria Bizans’a çocuksuz geri döndü. Haliç’te, Fener Rum Lisesi’nin yanında bulunup Bizans’tan kalan ve tek kilise işlevini gören Maria Muhliotissa Kilisesi (Kanlı Kilise), Moğolların Maria’sının yaptırdığı bir kilisedir.”
Türkiyelilik Diye Bir Kimlik Olabilir Mi?
“Türkiye, hakim etnik gruba göre, ülkemize başkalarının verdiği bir isimdir. Şimdi bir de Türkiyeli tabiri yaratmanın mantıkla bağdaşır bir yanı olamaz. Kaldı ki bu gibi mantık çıkmazlarını önlemenin mühim bir yolu tercüme etmekten geçer. Bir çevirin bakalım, Türkiyeliyi hangi gümrükten çevirip geçireceğiz? Size kimlik soruyorlar, kimliğinizi açık söyleyin.
Türkiyeli bir üst kimlik olamaz. Başkaları da bu ülke ve halkı için (Küçük Asya) başka bir kelimeyi üst kimlik olarak kullanmaya kalkarsa ne dersiniz? “Türkiyeli” ile “Türk” arasındaki fark nedir? Türkiye konusunda asıl tartışılacak ve rahatsız edici manasızlık burada işte; bazı kişilerin uydurduğu “Türkiyeli”, “Türkiyelilik” gibi deyimler!
Bazı safdiller veya herkesi bir şey bilmiyor zanneden tipler, “Efendim ne var bunda, Amerikalı oluyor da Türkiyeli niye olmasın?” diyorlar. Bir kere Amerika, Kolomb’un keşfettiği kıtanın ayrı bir kıta olduğunun farkına varan Cenovalı kaptan Amerigo Vespucci’nin adından geliyor. Amerikalılık Anglo-Sakson göçü ve İngiliz dili etrafında oluşan göçmenler için uygun, Türkiye ise içinde Türk adı taşıyor, böyle bir benzerlikle ilgisi yok.
Ülkemizin geniş ölçüde Türkleşmesinden beri, bir bölgenin böyle bir etnik kimliğe kavuştuğunu ecnebilerin bile görmesiyle kullanılan bir isim… “Türkiyeli” ismi tercüme edilemez, içeriği bakımından bu kelimeyi teklif edenlerin amacını da zaten karşılamaz. Başka bir kimlik kullanmak isteyenler bu ifadeyi kullanabilirler ama bu amaçla ülke yurttaşlığının ve kimliğin adını değiştirmelerine lüzum yoktur, hakları olduğunu da zannetmiyoruz. Türkiyelilik, Belçikalı gibi bir tabir de olamaz. Zaten Belçika kimliği ve varlığının da nerelere gideceğini Allah bilir.”
Gazneli Mahmut ve 17 Hindistan Seferi
“Gazneli Mahmud Hindistan’a 17 sefer düzenlemiştir. Bir yazarımız haklı olarak diyor ki’ “ Yağma için 17 sefer yapılmaz.” Doğru, burada Hindistan’ı Müslümanlaştırma misyonu söz konusudur. Sultan Mahmud, Sünni bir hükümdar olarak bunu kendine vazife edinmiş, İran’a karşı da teşebbüsleri var. Bağdat halifesi, ona “Yeminullah”, “Yeminüddin” , “Zıllullah” gibi unvanlar bahşediyor.”
Osmanlı Yükseliş Dönemi Şehzadeleri
“Her hâlükârda ilk dönem şehzadelerinin çok iyi yetiştiğini kabul etmemiz lazım. Bunlar sırf kılıç-kalkan, strateji değil, farklı şeyler de öğreniyorlar. Fatih Yunancayı Yunan Adaları’nda, İtalyanca’yı Venedik’te, Farsça’yı İran’da öğrenmedi. Hepsini Akşemsettin gibi hocaların önünde oturup hıfzederek öğrendi. Demek ki kendisine Yunanca öğreten Helen hocalar da vardı. Keza kendisinin müthiş bir hafızası var.”
“Laiklik din bilgisi edinmenize mani değil, hatta gerekli.”
“Laik olmanız din bilgisi edinmenize mani değil, hatta gerekli. Hele Türkiye gibi bir ülkede Hristiyanlığı, kiliseyi, İslam mezheblerini ve farklılıklarını mutlaka bilmek zorundasınız. İran Şiilerini ve Türkiye’nin Anadolu Alevilerini birbirine karıştıramazsınız. Yine Anadolu Alevisi’yle Suriye’nin Alevilerini ayırt etmek durumundasınız, zaten çıkan gerilimler ve çatışmalar da zorunlu öğrenimi beraberinde getiriyor.”
Anadolu’yu Tahrip Edenler
“Bazı üniversalist ve Batıcı geçinenler dahi, ”Geldik, burada antik medeniyeti tahrip ettik,” derler. Gerçek bu değil. Roma’da 4. asrın sonunda Hristiyanlık kabul edildiğinde heykellerin kafaları kırılıyordu, politeist ve pagan anlayışa tepki vardı.”
Milli Kimlik Aidiyeti
“Gençlerimiz zengin bir kültür mirası alıp bunun bilincinde olmadıkları için ön planda kimlik bunalımından dolayı bundan kaçmaktadırlar. Çünkü bariz vasıf budur; kimliğin oturmadığı, iyi tarif edilmediği, benimsenmediği yerde; ulus ve vatan coğrafyası da benimsenemez. Tarihi benimsemezse coğrafyayı da benimsemez, dolayısıyla kimlik eksik teşekkül eder ve ortada sadece karnını doyurmaya kalkan ve mütemadiyen bunu tekrarlayan garip bir toplum oluşur.”
Haşhaşileri Bitiren İlhanlı Moğolları
“Haşhaşi yapılanmasını Selçuklular değil, onlardan sonra gelen İlhanlı Moğolları yok edecektir.”