Damarlarımızda Uğuldayan Millî Vazife
Konuk Yazar: Büşra Bingöl
Konuk Yazar: Büşra Bingöl
Atalarımız, çadırlarını sırtlayıp Anadolu’ya akın akın yola koyulduğunda, ardında bıraktıkları Türkistan topraklarında gür sesli davalar, kavgalar koyuvermişler heybelerine.
Bundan gayrı, bir de damarlarında uğuldayan buz gibi Asya rüzgârı getirmişlerdi, “mirastır” diyerek, daha doğmamış torunlarına. Rehavete kapılıp kızıl elmayı unuttuklarında yüzlerine çarparak özlerine döndürecek bir hakikât; damarlarda uğuldayan soğuk bir rüzgâr…
Binlerce yıl önce atalarımın damarlarıma bıraktığı o uğultuya kulak veriyorum şimdi;
“Gök çadırımız, yer minderimiz, gözünün alabildiği tüm ufuklar misak-ı millîmiz” diyor. Asırlarca hatta çağlarca at koşturmuş bir mefkûrenin evlatları olarak bugün buradayız, Anadolu’da. Dün Malazgirt’ten ok gibi giren arslanlar ordusundanız. Aynı ordunun rütbesi düşük erleri olarak asırların yorduğu nihayet bulmamış bir kavgada kimimiz kılıç, tolga kuşanıyor, kimimiz kin diye kalem… Hepimizin ülküsü bir; şarkî, garbî ve cenubî Türkistan, İdil-Ural, Kafkaslar, Kerkük, Tebriz, Balkanlar… Aklımıza gelebilecek veya gafletle adlarını unuttuğumuz ne kadar Türk yurdu varsa, hepsi, bahara çıksın istiyoruz. Tüm yurtlarımız azad olsun, hür sâdalarımız çınlasın Türk coğrafyasının tüm ara sokaklarında, Türkçe duysun Türkçe konuşsun istiyoruz çocuklarımız, Türkçe yaşasın istiyoruz.
Özgürlük adına pek çok şeye, dünyaya kabul ettirdiğimiz bağımsız sınırlara, göğümüzü gururla dolduran bir bayrağa sahip olsak dahî; Doğu Türkistan, Kırım, Kafkaslar ve bağımsız Türk Cumhuriyetlerindeki yabancı tesirler…
…
Tutsak bir milletin gamını taşıyoruz sinemizde. Duvarı nem, yiğidi gam misali…
Toparlanmak ve bir ülküyü utkuya vardırmak gerek. Vazifedir, damarlarımızda uğuldayan kandandır…
Tan yerinden, kan rengi ufuklardan gelmekte, turkuaz şafaklara at sürmekteyiz. Varmaktır gayemiz. Asırların bağrında istirahate çekilmiş bir kavgayı hakkıyla vermektir gayemiz. Bunun için ilkin düşman hayranlığının ve sonu “-izm” ile biten her türlü ideoloji yanılgısının şaha kalktığı bu topraklarda, millî bir uyanış, milli bir aydınlanma gerek. Kimimiz elde kılıcı, kimimiz kalemi, kimimiz de dilde kelâmı ile.
Biz, binlerce yıl önce geldiğimiz bu toprakları mızraklarımızın ucunda getirdiğimiz mayamızla karıp Türk’e yurt eyledik. Ve tarihte kılıç hakkıdır aldığımız bu toprak ve dahî üç kıta, dört deniz.
…
Zihinlerimizi, bize düşman olup, bu topraklarda gözü olanların ortaya attığı ideoloji adı altındaki illüzyonlara teslim edemeyiz, etmeyeceğiz. Türklüğün vazifesinin idrakine ve gururuna sahip Türk gençleri olarak; atalarımızın damarlarımıza bıraktığı uğultuya kulak verecek; ilimle, irfanla, kızıl elma yolunda milli ülküyle doldurulmuş gönül seferberliği ile bir an geri durmadan ilerleyeceğiz.
Konuk Yazar: Büşra Bingöl