Timurlenk (Beatrice Forbes Manz) Kitap Alıntıları

Beatrice Forbes Manz tarafından kaleme alınan ve Türkçeye “Timurlenk – Bozkırların Son Göçebe Fatihi” adıyla çevrilen “The Rise and Rule of Tamerlane” adlı eserden alıntı derledik. İyi okumalar.

Timur’un Adı

1) “Timurlenk daha doğru olan Türk adıyla Temür diye anılmalıdır; adının batılı imlası, Farsça Timur-i lang, yani Aksak Timur’dan gelir.”

Hedeflerine Başarıyla Ulaştı

2) “Avrasya’nın her köşesinde bir kasırga gibi esen Timurlenk bozkır fatihlerinin sonuncusuydu. Timur iktidarının, onun hayatı boyunca önüne koyduğu bütün hedeflere ulaşmış olduğunu hatırdan çıkarmamak gerekir; o, topraklarına ve tebaasına demirden bir pençe ile hükmetmeyi bilmiştir. Bu, kati ve iyi düşünülmüş politikalar olmadan başarılamayacak, büyük bir işti.”

3) “Çizgiyi aşan Acem divanlarını halkın gözü önünde cellâda vererek cezalandıran Timur, bu konuda tebaasının hakkını arayan kişi rolündeydi.”

İmar Faaliyetleri

4) “Evet, direnen şehirleri cezalandırıyor, teslim olanları bile çok ağır fidyeler ödemeye mahkum ediyordu, ama ticaretin ve tarımın önemini biliyor ve yakıp yıktığı kentleri yeniden imar etmek için ordusunu seferber ederek, her iki sektörü de canlandırmaya yönelik tedbirler alıyordu. Kendisi de tarım ve ticaretle ilgilenirdi. Ordu, şehirlerin yeniden imarını, yeni binaların yapımını, büyük çaplı tarımsal işleri üstlenirken, sorumlu olduğu bölgenin imarıyla ilgilenmek darugaların ve valilerin de görevi arasındaydı.”

Timur Dönemi Hedeflenen Jeopolitik

5) “Moğol İmparatorluğu ardında her tarafı çatlamış, ama tek bir dünya bırakmıştı. Timur’u yaratan ve onun da fethine soyunduğu dünya, işte bu dünyaydı.”

6) “O, acımasız Türk, tüm İslam ve Asya topraklarını tek tek fethetti. Gözünü Çin’e dikti. Dünyanın korkunç ordusunu toplayarak Çin topraklarına yürüdü. Onu durdurmak mümkün değildi. Kış mevsimi olmasına rağmen geliyordu. Kıyıcı ve yok edici ordusu ile bu soğuk ve kış ikliminde Çin’e gelen Emir Timur’dan başkası değildi.”

Türk-Moğol-İslam Gelenekleri

7) “Timur, yönetimini tasarlarken elinin altındaki iki geleneği de kullandı; Moğol dünya imparatorluğunu birbirine eklemleyen Türk-Moğol mirası ve fethettiği toprakların İslami bürokratik sistemi.”

“Emir” Unvanı Kullanması

8) “Cengiz hanedanı, başarıları sayesinde eşsiz bir karizma kazanmış bulunuyordu ve Timur’un bütün memleketlerinde kabul gören Moğol imparatorluk geleneklerine göre, ancak Cengiz soyundan gelenler han ünvanını alıp hükümranlık iddiasında bulunabilirlerdi. Dolayısıyla Timur’un herhangi bir hanedan mensubiyetinin olmayışı, onun hükümdarlığının meşruiyeti önünde resmî bir engel oldu. Topraklarının muazzamlığına ve yönetiminin otokratik doğasına rağmen, bu yasağa titizlikle uydu ve arada bir büzürg ya da kalan -“ulu”- gibi sıfatlarla süslediği mütevazı emir -“kumandan”- unvanını kullandı.”

Siyasi/Askeri Stratejist ve Entelektüel Yönleri

9) “Timur’un yaşam hikâyelerinden fışkıran ve bize en çok çarpan özellik, onun olağanüstü zekâsıdır. Bu sezgisel olmasının yanı sıra entelektüel bir zekâydı. O, her şeyden önce, göçebe yandaşlarını sadakatini kazanmayı ve sürdürmeyi bilmiş, son derece kaypak bir siyasi zeminde hem iş görmeyi, hem de bu yapıyı dönüştürmeyi başarmış ve eşi benzeri görülmedik bir fetih ordusunu yönetmeyi becermiş bir siyaset ve askeri strateji ustasıydı.”

10) “Timur bir emirin infazına hükmettiğinde, Ulus önderleri arasında yaygın olan bir uygulanmaya başvurur ve suçluyu haksızlık etmiş olduğu birisine teslim eder, böylece kendi ellerini kirletmemiş olurdu.”

11) “Alimlerle tartışmaktan sonsuz bir zevk alır ve en azından kendine göre, çoğunu cebinden çıkarırdı.”

12) “Timur, fethettiği ülkelerin ve halkların tümüne aynı biçimde davranmamıştır; bu bakımdan siyasetindeki çeşitlenmeler, farklı ülkelerin onun karşısına çıkardığı fırsatların ve zorlamaların bir göstergesidir.”

Merkeziyetçiliği

13) “Timur’un yaptığı, aşiretleri merkezi iktidar yapısının dışına itmek, onları bireysel iktidar aracı olmaktan çıkarmaktı. Aşiretlerin elindeki toprakları ve topraklara bağlı olan insan gücünü alarak, aşiret reisinin komutasına muhtemelen sadece aşiretin geleneksel kuvvetlerini bıraktı. Bu yetmiyormuş gibi, iktidardaki ilk birkaç yılından sonra, aşiretlerin ülkedeki saygın konumlarını da budadı. Aşiretin başındaki kendi emrindekilere mensup bir kişi bile olsa “emir” unvanının kullanılmasını yasaklayarak, aşiretleri birer statü ya da onur vasıtası olmaktan çıkardı.”

Turkau Araştırma

Türk Aydınlanma ve Uygarlık Araştırmaları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Diğer İçerikler:

Başa dön tuşu