Mustafa Kemal Atatürk Sözleri ve Fotoğrafları

  • “Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve Türk milletçisiyiz. Cumhuriyetimizin mesnedi Türk camiasıdır. Bu camianın efradı, ne kadar Türk harsıyla meşbûʻ olursa, o camiaya istinad eden cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur.”
  • Benim hayatta yegâne fahrim, servetim Türklükten başka bir şey değildir. (Mahmut Esat Bozkurt, Yakınlardan Hatıralar, S. 95)
  • Bu memleket tarihte Türk’tü, halde Türk’tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır. 1923 (Taha Toros, Atatürk’ün Adana Seyahatleri, S. 23)
  • Türk! Öğün. Çalış. Güven. (Afet İnan, Atatürk Hakkında H.B., S. 304)
  • Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk topluluğudur. Bu topluluğun fertleri ne kadar Türk kültürüyle dolu olursa, o topluluğa dayanan cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur. (İlköğretim Mecmuası, Cilt: 4, Sayı:61, 1940)
  • Türk milleti büyük bir arslandır. Biz hepimiz onun tüyleri arasına sıkışmış ve sığınmış göz ile görülmez küçük varlıklarız. O arslanın büyük hareketleri ve hamleleri ise inkılâp hareketleri ve hamleleridir. Bu arslanı tahrik edebilmek… İşte bizim için iftihar edebilecek rol budur. 1931 (Asım Us, Hatıra Notları, S. 322)
  • Mükemmel ve kādir bir Türk Donanması’na mâlik olmak gayemizdir.
  • Ahmaklar, memleketi Amerikan mandasına, İngiliz himayesine terk etmekle kurtulacak sanıyorlar. Kendi rahatlarını temin etmek için bir vatanı ve tarih boyunca devam edip gelen Türk istiklalini feda ediyorlar!
    (1919)
  • Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki inkişafı ile âtinin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır. Bu söylediklerim hakikat olduğu gün, senden ve bütün medeni beşeriyetten dileğim şudur: Beni hatırlayınız.
  • Cumhuriyetçi ve milliyetçi olmakla beraber partimiz programından başka bir programla ve partili olmanın tabiî kayıtları dışında serbest çalışacak samimî yurttaşların millet kürsüsünden yapacakları tenkitler ve söyleyecekleri düşüncelerle millî çalışmanın kuvvetleneceği kanaatinde bulunuyoruz. 1935 (Atatürk’ün T.T.B. IV, S. 570)
  • Benim herkesin dışında olduğuma dair bir yasa yoktur. 1922 (Atatürk’ün S.D.I, s. 273)
  • Efendiler! Milletimiz çiftçidir. Milletin çiftçilikteki çalışmasını yeni ekonomik tedbirlerle son hadde eriştirmeliyiz. Köylünün çalışmasının neticeleri ve verimleri kendi menfaati lehine son hadde çıkarmak ekonomik siyasetimizin temel ruhudur. 1922 (Atatürk’ün S.D. II, S. 219)
  • Ekonominin gelişmesinde başlıca lüzumlu olan, yollar, demiryolları, limanlar, kara ve deniz ulaştırma vasıtaları millî mevcudiyetin maddî ve siyasî kan damarlarıdır. Refah ve kuvvet vasıtasıdır. 1930 (Afetinan, Atatürk Hakkında H.B., S. 266)
  • “Komünizm, içtimaî bir meseledir. Memleketimizin hâli, memleketimizin içtimâî şerâiti, dînî ve millî ananelerinin kuvveti, Rusya’daki komünizmin bizce tatbikine müsâit olmadığı kanaatini teyit eder bir mâhiyettedir.” —Mustafa Kemal Atatürk, Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi, 1921
  • Türklerin vatan sevgisiyle dolu olan göğüsleri düşmanların melun ihtiraslarına karşı daima demirden bir duvar gibi yükselecektir. 1921 (Atatürk’ün T.T.B. IV, S. 411)
  • Ne mutlu Türküm diyene! (1933)
  • Millî ekonominin temeli ziraattır. Bunun içindir ki, ziraatte kalkınmaya büyük önem vermekteyiz. Köylere kadar yayılacak programlı ve pratik çalışmalar, bu maksada erişmeyi kolaylaştıracaktır.
  • Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli, Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti’dir.
  • Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır fakat Türkiye Cumhuriyeti sonsuza dek yaşayacaktır. Ve Türk milleti güven ve mutluluğun kefili olan ilkelerle, uygarlık yolunda, tereddütsüz yürümeye devam edecektir.
  • Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür. Kültür, okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden mana çıkarmak, intibah almak, düşünmek, zekayı terbiye etmektir.
  • Türk milliyetçiliği, ilerleme ve gelişme yolunda milletlerarası temas ve ilişkilerde, bütün çağdaş milletlere paralel ve onlarla bir ahenkte yürümekle beraber, Türk toplumunun hususî seciyelerini ve başlı başına müstakil hüviyetini korumaktır.
  • Türk Tarih ve Dil kurumlarının, Türk milli varlığını aydınlatan çok kıymetli ve önemli birer ilim kurumu mahiyetini aldığını görmek hepimizi sevindirici bir hadisedir. Tarih Kurumu, yaptığı kongre, kurduğu sergi, yurt içindeki kazılar ortaya çıkardığı eserlerle şimdiden bütün ilim dünyasına kültürel vazifesini yerine getirmeye başlamış bulunuyor.
  • Benim Türk milletine, Türk cemiyetine, Türklüğün istikbaline ait ödevlerim bitmemiştir, siz onları tamamlayacaksınız. Siz de sizden sonrakilere benim sözümü tekrar ediniz.
  • Ben, 1919 yılı mayısı içinde Samsun’a çıktığım gün elimde maddi hiçbir kuvvet yoktu. Yalnız büyük Türk milletinin soyluluğundan doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevi bir kuvvet vardı. İşte ben bu ulusal kuvvete, bu Türk milletine güvenerek işe başladım.
  • Ben manevî miras olarak hiçbir nas-ı katı, hiçbir dogma, hiçbir donmuş, kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevî mirasım ilim ve akıldır.
  • Ben, savaşlarda dahi düşmanın üzerinde bir kin duymam; yalnız askerlik kurallarının uygulanmasını düşünürüm.
  • Kadınlarımız ilim ve fen sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamakların­dan geçeceklerdir. Kadınlar toplum yaşamında erkek­lerle birlikte yürüyerek birbirinin yardımcısı ve destekçisi olacaklardır.
  • Köylü, hepimizin velinimetidir. Bu necip unsurun refahını düşüneceğiz.
  • Memleket işlerinde, millet işlerinde duyguya, hatıra, kardeşliğe ve dostluğa bakılmaz.
  • Millete efendilik yoktur; hizmet etme vardır. Bu millete hizmet eden, onun efendisi olur.
  • Millî hedef belli olmuştur. Ona ulaşacak yolları bulmak zor değildir. Önemli olan, çetin olan o yollar üzerinde çalışmaktır. Denebilir ki hiçbir şeye muhtaç değiliz. Yalnız tek bir şeye çok ihtiyacımız vardır: Çalışkan olmak. Toplumsal hastalıklarımızı incelersek temel olarak bundan başka, bundan önemli bir hastalık keşfedemeyiz; hastalık budur. O halde ilk işimiz bu hastalığı esaslı bir şekilde tedavi etmektir. Milleti çalışkan yapmaktır. Servet ve onun doğal sonucu olan refah ve mutluluk, yalnız ve ancak çalışkanların hakkıdır.
  • Milletimiz çok büyük acılar, mağlubiyetler, facialar görmüştür. Bütün olanlardan sonra yine bu topraklarda bulunuyorsa bunun temel sebebi şundandır: Çünkü Türk çiftçisi bir eliyle kılıcını kullanırken diğer elindeki sabanla topraktan ayrılmadı. Eğer milletimizin büyük çoğunluğu çiftçi olmasaydı, biz bugün dünya yüzünde bulunmayacaktık.1923 (Atatürk’ün S.DM, s. 117)
  • Memleketimizin bir tarım memleketi olduğu ve genişliği göz önüne alınırsa, bizim başlıca kuvvet ve servet dayanağımızın toprak olduğu görünür.1926 (Atatürk’ün S.D.l, s.333)
  • Diyebilirim ki hayatımda yaşadığım en yüce, en sade, en mutlu ve samimî gece, bu gecedir. Çünkü bu gece, çok derin saygılarla, sevgilerle bağlı bulunduğumuz milletimizin büyük çoğunluğunu oluşturan çiftçilerimizle bir sofrada bulunuyorum. Bu sofrada, onların emekleriyle meydana gelmiş ekmeği onlarla beraber yiyiyoruz. (1923, Adana çiftçileri tarafından şerefine düzenlenen yemekte söylemiştir, Atatürk’ün S.D.l 1, s. 116)
  • Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür. O halde, herkesten daha çok refah, mutluluk ve servete hak kazanmış ve lâyık olan köylüdür. Diyebilirim ki, bugünkü felâket ve yoksulluğun tek sebebi bu gerçeği görememiş olmamızdır. Gerçekten, yedi yüzyıldan beri dünyanın çeşitli taraflarına göndererek kanlarını akıttığımız, kemiklerini topraklarında bıraktığımız ve yedi yüzyıldan beri emeklerini ellerinden alıp savurganlık ettiğimiz ve bunun karşılığında daima küçük ve hor görerek karşılık verdiğimiz ve bunca özveri ve iyiliklerine karşı nankörlük, küstahlık, zorbalıkla uşak derecesine indirmek istediğimiz bu gerçek sahibin huzurunda tam bir utanç ve saygı ile gerçek yerimizi alalım. Efendiler! Milletimiz çiftçidir. Milletin çiftçilikteki çalışmasını yeni ekonomik önlemlerle son dereceye eriştirmeliyiz. Köylünün çalışmasının sonuçları ve verimlerini, kendi yararı lehine son dereceye çıkarmak, ekonomik siyasetimizin temel ruhudur.1922 (Atatürk’ün S.D.l, s. 219)
  • Türk köylüsünü “efendi” yerine getirmedikçe memleket ve millet yükselemez.(Mahmut Esat Bozkurt, Yakınlarından Hatıralar, 1955, s.94)
  • Memleketimiz, şu iki şeyin memleketidir: Biri çiftçi, diğeri asker. Biz çok iyi çiftçi ve çok iyi asker yetiştiren bir milletiz. İyi çiftçi yetiştirdik; çünkü topraklarımız çoktur. İyi asker yetiştirdik; çünkü o topraklara göz diken düşmanlar fazladır. O toprakları sürenler, o toprakları koruyan, hep sizlersiniz. Bundan sonra da daha iyi çiftçi ve daha iyi asker olacağız. Ama bundan sonra asker oluşumuz, artık eskisi gibi başkalarının tutkusu, şan ve şöhreti, keyfi için değil, yalnız ve yalnız bu aziz topraklarımızı korumak içindir.1923 (Atatürk’ün S.D.II, s. 131)
  • Devlet, temel unsur olan çiftçiyi ve çobanı kuvvetlendirmek zorunluğundadır. Bunu kuvvetlendirmek de, öyle sözle olmaz; kuvvetlenmesi arzuya lâyıktır, demekle de olmaz. Bilimin, tekniğin ve yüzyılın gerektirdiği araç ve gereçlere fiilen başvurmak gerekir.1923 (Gazi ve İnkılâp, Mahmut Soydan, Milliyet gazetesi, 4.2.1930)
  • Kılıç kullanan kol yorulur, nihayet kılıcı kınına koyar ve belki kılıç o kında küflenmeye, paslanmaya mahkûm olur.Fakat, saban kullanan kol, gün geçtikçe daha fazla kuvvetlenir ve daha çok kuvvetlendikçe daha çok toprağa sahip olur.1923 (Atatürk’ün S.D.II, s.103)
  • Memleketimizin genişliğini ve nüfusumuzun bu genişlikle ne kadar orantısız olduğunu da hatırlayınız. Bu geniş ve verimli toprakları işleyebilmek, işletebilmek için eksik olan el emeğini, kesinlikle teknik âletler ile gidermek zorunluğundayız. Memleketimiz, tarım memleketidir; bu nedenle halkımızın çoğunluğu çiftçidir, çobandır. Bu nedenle en büyük kuvveti, kudreti bu alanda gösterebiliriz ve bu alanda önemli yarışma meydanlarına atılabiliriz.1923 (Atatürk’ün S.D. II, s. 111)
  • Millî ekonominin temeli tarımdır. Bunun içindir ki, tarımda kalkınmaya büyük önem vermekteyiz. Köylere kadar yayılacak programlı ve pratik çalışmalar, bu amaca erişmeyi kolaylaştıracaktır. Fakat, bu yaşamsal işi, isabetle amacına ulaştırabilmek için, ilk önce ciddî incelemelere dayalı bir tarım siyaseti belirlemek ve onun için de, her köylünün ve bütün vatandaşların kolayca kavrayabileceği ve severek uygulayabileceği bir tarım rejimi kurmak gerekir. Bu siyaset ve rejimde, önemli yer alabilecek noktalar başlıca şunlar olabilir: Bir defa, memlekette topraksız çiftçi bırakılmamalıdır. Bundan daha önemli olanı ise, bir çiftçi ailesini geçindirebilen toprağın, hiçbir sebep ve suretle, bölünmez bir nitelik alması. Büyük çiftçi ve çiftlik sahiplerinin işletebilecekleri toprak genişliği, toprağın bulunduğu memleket bölgelerinin nüfus yoğunluğuna ve toprak verim derecesine göre sınırlanmak gerekir. Küçük, büyük bütün çiftçilerin iş araçlarını artırmak, yenileştirmek ve korumak önlemleri, zaman geçirilmeden alınmalıdır. Memleketi, iklim, su ve toprak verimi bakımından, tarım bölgelerine ayırmak gerekir. Bu bölgelerin her birinde, köylülerin gözleriyle görebilecekleri, çalışmaları için örnek tutacakları verimli, modern, pratik tarım merkezleri kurulması gerekir. Bugün, devlet yönetiminde bulunan çiftliklerin ve bunların içindeki türlü tarım-sanayi kurumlarının bir kısmı, tarım yaşam ve faaliyetinin bütün alanlarında her türlü teknik ve modern deneyimlerini tamamlamış olarak, bulundukları bölgelerde en faydalı tarım yöntem ve sanatlarını yaymaya hazır bulunmaktadırlar. Bu, Bakanlık için büyük kolaylıklar temin edecektir. Ancak, gerek mevcut olan ve gerek bütün memleket tarım bölgeleri için yeniden kurulacak tarım merkezlerinin, kesintiye uğramadan tam verimli çalışmalarını, şimdiye kadar olduğu gibi, devlet bütçesine ağırlık vermeksizin kendi gelirleriyle kendi varlıklarının yönetim ve gelişimini temin edebilmeleri için, bütün bu kurumlar birleştirilerek geniş bir işletme kurumu oluşturulmalıdır. Bir de, başta buğday olmak üzere, bütün gıda gereksinimlerimizle endüstrimizin dayandığı türlü ham maddeleri temin ve dış ticaretimizin esasını oluşturan çeşitli ürünlerimizin ayrı ayrı her birinde, miktarını artırmak, kalitesini yükseltmek, elde etme giderlerini azaltmak, hastalık ve düşmanlarıyla uğraşmak için gereken teknik ve yasal her önlem, zaman geçirilmeden alınmalıdır.1937 (Atatürk’ün S.D. I, s. s. 379-380)
  • Çiftçiye toprak vermek de, hükümetin ara vermeksizin izlemesi gereken bir husustur. Çalışan Türk köylüsüne işleyebileceği kadar toprak temin etmek, memleketin üretimini zenginleştirecek başlıca çarelerdendir. 1929 (Atatürk’ün S.D.I, s. 348)
  • Her Türk çiftçi ailesinin, geçineceği ve çalışacağı toprağa sahip olması, kesinlikle gereklidir. Vatanın sağlam temeli ve bayındır hale getirilmesi, bu esastadır. Bundan fazla olarak, büyük toprağı modern araçlarla işletip vatana fazla üretim sağlanmasını özendirmek isteriz. 1936 (Atatürk’ün S.D.I, s. 374)
  • Orman servetimizin korunması gereğine ayrıca işaret etmek isterim. Ancak, bunda önemli olan, koruma esaslarını, memleketin türlü ağaç gereksinimlerini devamlı olarak karşılaması gereken ormanlarımızı dengeli ve teknik bir şekilde işleterek yararlanmak esasıyla uygun bir şekilde uzlaştırmak zorunluğu vardır. 1937 (Atatürk’ün S.D.1, s. 380)

Mustafa Kemal Atatürk Fotoğrafları

Turkau Araştırma

Türk Aydınlanma ve Uygarlık Araştırmaları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Diğer İçerikler:

Başa dön tuşu