Kayıp Aydınlanma; Orta Asya’nın Altın Çağı (Frederick Starr) Kitap Alıntıları

Frederick Starr’ın 688 sayfa uzunluğundaki “Kayıp Aydınlanma” kitabından alıntılar derledik. İyi okumalar.

1- 1000’li Yıllarda 500 Yıl Boyunca Tüm Diğer Bölgeleri Tesiri Altına Alan Orta Asya

Avrasya Fiziki Haritasi“Tam anlamıyla bir Aydınlanma Çağı yaşanıyordu. Orta Asya’nın dünyanın ilim merkezi olduğu bu zamanda kültür baharı söz konusuydu. Hindistan, Çin, Orta Doğu ve Avrupa, fikirleri sayesinde yarattıkları zengin gelenekleriyle böbürleniyorlardı. Ancak 1000’li yıllarda beş asır boyunca tüm diğer bölgeleri tesiri altına alan ve kabarık dalgalar üzerinde yelkenler fora diyen tek bir bölge vardı; Orta Asya. Klasik dönem ile modern çağı birbirine bağlayacak olan zaman ve coğrafya arasında köprü kuruyordu. Bugünün Avrupalıları, Hintlileri, Çinlileri ve Orta Doğuluları farkında olduklarından çok daha fazla Orta Asya’da İbn-i Sina ve Birûni’nin döneminde zirveye ulaşan olağanüstü kültür ve entelektüel coşkunluğun mirasçısı konumundadırlar.”

2- Harezmî’nin Matematik Kitabı

“Harezmî’nin matematik hakkındaki kitabı kendi alanında  16. asra kadar Avrupa’daki ilk okutulan ders kitabı olmuştu.” (Sayfa 232)

3- Biruni ve İbn-i Sina’nın Kainat Üzerine Mektuplaşması

” (…) 999’da iki genç adam Biruni ve İbn-i Sina “Yıldızların arasında başka bir güneş sistemi daha var mı, yoksa kâinatta yalnız mıyız” sorusu üzerine mektuplaştılar. 600 sene sonra Roma’da rahip Giordano Bruno, başka gezegenlerin de bulunduğunu söylediği için diri diri yakılacaktı…” (Sayfa 41)

4- Uluğ Bey’in Yıldız Yılı Hesaplaması

Ulug Bey Heykeli ve ogrencileri Registan meydani Semerkant Ozbekistan
“Birçok Orta Asyalı bilim adamı, hayret verici derecede isabetli astronomi tabloları hazırlamışlardı. Hayatı boyunca astronomiye tutkuyla bağlı olan Semerkant’ın hükümdarı Uluğ Bey yıldız yılının süresini Kopernik’ten daha doğru bir şekilde hesaplamıştı ve tespit ettiği dünyanın eksen eğikliği öylesine isabetliydi ki bugün bile kabul görmektedir. Uluğ Bey’in talebesi Ali Kuşçu kuyruklu yıldızların hareketlerinin dünyanın döndüğünün ampirik bir kanıtı olarak kabul etmiş ve astronomiyi ”doğa felsefesinden” tamamıyla bağımsız kılan ilk isim olmuştu.”

5. Halifeler, Kültür, Güç

“900’ler itibariyle şurası herkes için gayet açıktı: Halifeler Arap; Bağdat’ın kültürünü şekillendirenler Orta Asya’dan gelen İranî halklar ve gerçek gücü ellerinde tutanlar da Orta Asyalı Türklerdi.” (Sayfa 388)

6. İpek Yolu’nun Türkler Tarafından Kullanılması

“19. yy Alman coğrafyacı Baron Ferdinand ipeğin Çin’den ipek yolu vasıtasıyla taşındığını tespit etmesi doğrudur. Fakat yanlışı bu yolun ticaret maksadıyla daha öncesinde Türkler tarafından kullanıldığını fark etmemesidir. Bu yol sanıldığı gibi tek hattan Çin’e varmıyor, ana koridorlarından biri Hindistan’a gider mesela ve böyle hatlardan ibarettir. Kaldı ki o dönem Çin ipeğiyle anılsada asıl ipek merkezi Merv’di. Hatta o dönemde Merv’de ipek böceği enstitüsü bulunmaktaydı.”

7. Gazali’nin Etkisi ve İbni Rüşd’ün Tepkisi

“Arap dünyasından Gazali’ye tek bir esaslı reddiye gelmişti. Bu reddiye sadece Filozofların Tutarsızlığı isimli kitabını ele almaktaydı. Gazalî’den yaklaşık bir asır sonra yazan Endülüslü filozof İbn-i Rüşd reddiyesine zekice bir isim vermişti; Tutarsızlığın Tutarsızlığı. Aristo’nun yılmaz bir savunucusu olan İbn-i Rüşd Gazalî’nin Aristo’ya yaptığı saldırılara cevap vermekle kalmamış aynı zamanda İbn-i Sina’yı da müdafaa etmişti. Madde madde kaleme aldığı reddiyesi tahrip edici olduğu kadar yorucuydu. Gazali’nin saldırısını püskürtmüştü. İbn-i Rüşd çok geç kalmıştı. Gazalî’nin çocuksu bir tavırla bilim ve felsefeye olan saldırısı Arapça okurları arasında çoktan en çok satanlar listesine girmişti. Ucu açık bilimsel sorgulama ve sınır tanımayan felsefe İslam dünyasında kendisine yer bulamayacaktı. İrtidad ve zındıklık kuşkusu daima var olacaktı. Yine de birçok dindar Müslüman düşünür bir şekilde ilerleme kaydedebilmiş ve böylece dünya medeniyetine kıymetli katkılar sunabilmişlerdi. Fakat bir kere tahribat yaşanmıştı.”

8. Kazakistan’ın Güneyindeki Otrar’da Doğan Farabi

Farabi
“Bugünkü Kazakistan’ın güneyindeki Otrar şehrinde doğan ve birçok alanda eser veren Farabi, ideal devletin nasıl olmasına ilişkin önemli bir kitap yazmıştı ve kitabında ‘düşünürleri kullanmayı bilmeyen bir toplumun suçu ancak kendisinde araması gerektiğini’ vurgulamıştı.”

9. Bağdat’ta Kitap Ticareti

“Bağdat’ta Harun Reşit zamanında kitaba olan ilginin çok artması üzerine ticaretine başlanılmıştır ve ilk kitapçılar bu dönemde oluşmuştur. Kültür, sanat, tıp ve birçok dalda Harun Reşit döneminde araştırmalar ve tercümeler yapılmıştır.”

10. Aydınlanma Çağı’ndaki Orta Asyalı Filozoflar ve Din

“Aydınlanma Çağı’ndaki Orta Asyalı filozofların ve bilim adamlarının neredeyse tamamı dinle bir şekilde irtibatlılardı. Tektanrıcılıktan ve ilk sebep (vacibül vücud) kavramından asla taviz vermeyen İslam, birçoğuna göre bilim ve felsefenin gerçeklerini doğrulamaktaydı. Kuşkucuların, agnostiklerin ve ateistlerin olduğu doğruydu ama bunların sayısı fazla değildi. Bununla birlikte on sekizinci asır Fransası’nda bile kuşkuculuğu kabul edilemez bulunan büyük hekim ve bilim adamı Râzî’de görüldüğü üzere bu isimlere gayet hoşgörülü yaklaşılmaktaydı.”

11. Orta Asya’da İslamiyet Hakim Din Olmadan Önce

“Orta Asya’da İslamiyet hakim olana kadar bir çok inanış kendine bir topluluk bulmuştur. Böylece birbirleriyle fikir fırtınası yapıp hangi inancın doğru olduğuna karar vermeye çalışmışlardır. Bunu yaparken birbirlerini yok sayma yerine beraber yaşamaya devam etmişlerdir. Bu inanışlardan çok etkili olduğu bilinenler; Gök Tanrı inancı, Zerdüştlük, Manihanizm, Budizm, Hristiyanlık ve Hristiyanlığın bir kolu gibi olan Nasturilik. Bu fikirleri her zaman yaptıkları gibi kendilerine göre dönüştürmüşler. Geleni geldiği gibi kabul etmeyip, geleni kendilerine benzetmişlerdir. Bu baskınlığı sağlayan en büyük etkide sürekli uğradıkları istilalardan öğrendikleri derstir. İslamiyetin gelişiyle düzen çok farklı kurulsa da yinede kendilerine göre yani ananelerinden vazgeçmemişlerdir.”

12. Merv’deki Su Sisteminde Çalışan 12.000 Kişi

“Bunun için on ikinci asırda tek bir kentten bahsetmek yeterli olacaktır. Merv’deki su sisteminde çalışan tam 12.000 kişi vardı ki bunların 300’ü de dalgıçtı. O dönemde Merv dünyanın en büyük kentiydi. Çin’in Hangzhou kentinden bile büyüktü. İslamiyet öncesi dönemde de gelişmiş su sistemiyle oldukça geniş bir merkezdi.”

13. Ali Kuşçu ve Astronomi

Ali Kuscu“Uluğ Bey’in öğrencilerinden Ali Kuşçu, kuyruklu yıldızların hareketinin, Dünya’nın dönüş rotasıyla ilgili, gözlemlenebilir deneysel kanıtlar sunduğunu savunmuş, ayrıca ilk kez astronomiyi “doğa felsefesi”nden farklı, bağımsız bir alan olarak ilan etmiştir.”

14. Müslümanların Gökbilimiyle Uğraşması

“Müslümanların gökbilimine bu denli eğilmelerinin altında İslam’daki güneşin doğuşuna ve batışına göre ayarlanan namaz vakitlerinin tam tayin edilmesi ya da kıblenin en isabetli şekilde bulunabilmesi için Mekke’nin konumunun belirlenmesi ihtiyacı olduğu sıklıkla tekrar edilir. Daha sonraki dönemlerde yaşayan birçok gökbilimcinin bu işlere odaklandığı ve bu sayede de hem malî desteğe hem de okurlara ulaştıkları elbette doğrudur.”

Turkau Araştırma

Türk Aydınlanma ve Uygarlık Araştırmaları

Bir Yorum

  1. Türklerin Ortaçağ’da bilime katkıları, kültürel ve bilimsel alışverişin önemli bir parçasıdır. İslam dünyasının bilgi birikimine katkıda bulunmuşlar, bu da Avrupa Rönesansı’na dolaylı yoldan yardımcı olmuştur. Astronomi, matematik ve tıp alanlarında önemli gelişmelere imza atmışlar, bu da o dönemdeki bilimsel anlayışın ilerlemesine yardımcı olmuştur.

    Türklerin Ortaçağ’da bilime katkıları, bilginin korunması, geliştirilmesi ve yayılması açısından önem taşır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Diğer İçerikler:

Başa dön tuşu