Saatleri Ayarlama Enstitüsü (Ahmet Hamdi Tanpınar) Kitap Alıntıları
Türk şair, romancı, deneme yazarı, edebiyat tarihçisi Ahmet Hamdi Tanpınar‘ın Yeni İstanbul gazetesinin 1947-1949 yıllarındaki sayılarında yayınlanan ve 1961 yılında vefatından bir kaç ay önce kitap olarak basılan “Saatleri Ayarlama Enstitüsü” adlı romanından 20 alıntı derledik. İyi okumalar.
1- “Sabır, insanoğlunun tek kalesidir.”
2- “Hepimiz kendi masallarımızın kurbanıyız.”
3- “En iyisi düşünmemekti. Kaçmaktı. Kendi içime kaçmak. Fakat bir içim var mıydı? Hatta ben var mıydım? Ben dediğim şey; bir yığın ihtiyaç, azap ve korku idi.”
4- “Dinlemesini biliyorsun, ki bu mühim bir meziyettir. Hiçbir işe yaramasa bile insanın boşluğunu örter, karşısındakiyle aynı seviyeye çıkarır!”
5- “Bazen düşünüyorum, ne garip mahlûklarız? Hepimiz ömrümüzün kısalığından şikâyet ederiz; fakat gün denen şeyi bir an evvel ve farkına varmadan harcamak için neler yapmayız?”
6- “Biz fakirler böyleyizdir. Kader sarayında bizim işlere bakan büro hiç şaşmaz, ihmal etmez. Zihnimizden geçen en uzak, en masum ihtimallerin,sadece şiddet ile ret için düşündüğümüz şeylerin bile ceremesini öderiz.”
7- “Ben aşktan daima kaçtım. Hiç sevmedim. Belki bir eksiğim oldu. Fakat rahatım. Aşkın en kötü tarafı insanlara verdiği zevki eninde sonunda ödetmesidir. Şu veya bu şekilde… Fakat daima ödersiniz… Hiçbir şey olmasa, bir insanın hayatına lüzumundan fazla girersiniz ki, bundan daha korkunç bir şey olamaz.”
8- “Sonra yavaş yavaş mantığım değişti. Hatta dünyaya bakışım, eşyayı görüşüm, insanları anlayışım değişti. Vâkıa bunlar bir günde olmadı. Hatta çok güçlükle ve adım adım oldu. Hatta çok defa bana rağmen oldu. Fakat oldu.”
9- “Saatin kendisi mekân, yürüyüşü zaman, ayarı insandır…”
10- “İnsan çocukluğunda aldığı terbiyeyi unutmuyor.”
11- “Fakat neyi anlatabilirdim, kime anlatabilirdim? İnsan neyi anlatabilir? İnsan insana hangi derdini anlatabilir? Yıldızlar birbiriyle konuşabilir, insan insanla konuşamaz.”
12- “Eski şapkalarımız, ayakkabılarımız, elbiselerimiz gün geçtikçe bizden bir parça olmazlar mı? Onları sık sık değiştirmek isteyişimiz de bu yüzden değil midir? Yeni bir elbise giyen adam az çok benliğinin dışına çıkmışa benzer: Kendinden uzaklaşmak, ona bir değişikliğin arasından bakmak ihtiyacı, yahut ‘Ben artık bir başkasıyım!’ diyebilmek saadeti.”
13- “Modern hayat ölüm düşüncesinden uzaklaşmayı emreder!”
14- “En büyük kusurum da kendimi ihmal etmemdi!”
15- “Diyebilirim ki, bizzat iyilik dahi, ancak ceza görmesi ve ayıplanması icap eden bir kötülüğün buluşmasıyla kabildir.”
16- “Hadiseler kendiliğinden unutulmaz. Onları unutturan, tesirlerini hafifleten, varsa kabahatlerini affettiren daima öbür hadiselerdir. Bu daima böyledir.”
17- “İnsanlar niçin yalan söylerler ve iftira ederler? Benim naçiz kanaatıma göre, iftira sade çirkin değil, aynı zamanda gülünç ve âciz bir şeydir de. İnsan tabiatı iktizasınca birbirlerini kötülemek isteyenler sadece düşmanlarının hayatlarına baksınlar, yeter. Çünkü her insanın hayatında hiçbir muhayyilenin icat edemeyeceği kadar aksaklık vardır, ve bu aksaklıklar o insanla beraber yetişmiş, büyümüş şahsî, nevi kendine mahsus şeylerdir. Kul kusursuz olmaz, sözü sırf bu gerçek için söylenmiş bir sözdür. Bu hikmetin gösterdiği yoldan gidip karşımızdakini tanımağa çalışacağımız yerde iftiraya kalkmak, âdeta pazar malıyla giyinmeğe benzer.”
18- “Bak doktor! dedim. Benim hiçbir şeyim yok. Sadece talihsizim.”
19- “Günde beş vakit namaz, ramazanlarda iftar, sahur, her türlü ibadet saatle idi. Saat Allah’ı bulmanın en sağlam çaresi idi ve bu sıfatla eskilerin hayatını idare ederdi.”
20- “Herkes kendi boşluğunu bir parça duygu ile doldurmak, kendini süslemek istiyor.”