Osmancık (Tarık Buğra) Kitap Alıntıları
1918-1994 yılları arasından yaşayan ve Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının tanınmış yazarlarından olan Süleyman Tarık Buğra’nın 1973 yılında yayınlanan ve Osman Gazi’nin yaşamı ve başından geçen olayların kurgulandığı “Osmancık” adlı eserinden 28 alıntı derledik. İyi okumalar.
Tarık Buğra – Osmancık Alıntılar
1) “Ey Osmancık; beğsin. Bundan sonra öfke bize, uysallık sana; güceniklik bize, gönül alma sana; suçlama bizde; katlanma sende; bundan böyle, yanılgı bize, hoşgörmek sana; aciz bize, yardım sana, geçimsizlikler, uyuşmazlıklar, anlaşmazlıklar, çatışmalar bize, adalet sana; kötü göz bize, şom ağız bize, haksız yorum bize, bağışlama sana…”
2) “Dünya’yı bize büyük gösteren bizim küçüklüğümüz, oğul. Hırsımız, sabırsızlığımız, bencilliğimiz.”
3) “Özlenen baharlar vardır… Soyca, sopça, ümmetçe özlenen baharlar…”
4) “Dilek başka, heves başka.”
5) “Kadir bilmek,kıymet bilmek; bağlılığın, sayılmanın, güvenilmenin ilk şartıdır.”
6) “Dünya budur; günü gelen gider.”
7) “Türk kaba olmaz.”
8) “Unutma ki, cihâdın en güzeli zulm eden, doğru yoldan ayrılan emîre karşı susmayıp hakikatı söylemektir.”
9) “Ey Osmancık; Tanrı yolunu ve gözünü ışıtsın; gönlünün, kılıcının gücünü pekiştirsin; haktan, adâletten, insaftan, azimden garip komasın.”
10) “İşte sana vasiyetim: Anan dahi olsa, bir kimse sana Tanrı’nın buyurmadığı bir söz söylerse, sen onu kabul etme. Aslını bilmezsen Tanrı ilmini bilenlere sor. Bir de sana itaat edenleri hoş tut. Hakkı gözet.”
11) “Engel çoktur. Çok olsa da aşılır. Amma bir engel vardır ki, onu aşan görülmemiştir. O engel nefis’tir. Nefs’in eline düşen hiçbir yere varamaz.”
12) “Ede Balı’nın Osman Bey’e öğüdü: “Düşmanını çoğaltma. Ve düşmanlığın sonunu da, başını da sen seç; sen başlat, sen bitir. Boy’undan, soyundan, dininden kimselere düşman olma, kin gütme. Ve boy’ undan, soyundan, dininden olmayan kimselerle kurduğun dostluğu yoldaş dostluğuyla karıştırma, bir tutma; öyle dostluklara sâdık ol, amma bel bağlama; hesabını, kitabını onlara dayama. Ve, düşman seçerken gücünü, kılı kırk yararca ölçüp biç.”
13) “Hey Osmancık, yiğit, tek yiğit öfkesini yenendir; gücünü, kuvvetini, gönlünü, başını öfkesinden arındırandır; benliğinden sıyrılan kuldur.”
14) “Darlıklar, sıkıntılar, yokluklar önce size, sonra milletinize; varlıklar, rahatlıklar önce milletinize, sonra size.”
15) “Bütün başarılarında ve mutluluklarında kendi başarısını ve mutluluğunu görür gibi olurdu: içine bir kerecik olsun kıskançlığın pası düşmemişti.”
16) “Gönülden istek olunca ıraklar yakındır.”
17) “Ve, öyle insanlar umutsuzdur, umutsuzluk delisidir; güçlerini, kuvvetlerini, yeteneklerini, bahtlarını har vurup harman savurur.”
18) “Kadir bilmek, kıymet bilmek; bağlılığın, saygının, güvenin karşılığını vermek, değerli olmanın, sayılmanın, güvenilmenin ilk şartıdır; (eşi Malhun Hatuna karşı) böyle düşünmektedir Osman beğ.”
19) “Olanın uygunu sabırla olandır.”
20) “Düşmanlığa dönüşmeye başlayan dostluklara karşı, dostluk kurmak için nabız yoklamalarına hazırlanan düşmanlar da vardır.”
21) “Belinin yukarısında tuttuğu fener, yüzünü alttan aydınlatıyor, böylece de gülümseyişine, bıyıklarına, kirpiklerine kararlılık anlamı kazanıyordu.”
22) “Çünkü Türk yalnız kuvvetlenmiyor, gittikçe itibar da kazanıyor; öteki Türkler’i topluyor.”
23) “Osman beğ Kayı’ya… Kayı Oğuz’a… Oğuz Hak yoluna” diyor ve her zaman bunu diyor ve sâdece bunu diyor. Çünkü Osman beğ, bütün idrak gücüyle inanmaktadır ki, “Göklerdeki ve yerdeki ordular Allahındır.”
24) “Onun gönlü de, su gibi, bir oyana, bir bu yana meyledip duruyordu.”
25) “İnsan tek olmadığını anlamamış, anlayamamış ve anlayamıyorsa, Dünya gerçekten de çok çok büyüktür;çünkü insan zamana ve mekana göre çok çok küçüktür ha var ha yoktur.”
26) “Ve, ancak Türk, sadece Türk, savaşmayanlara dokunmaz ve onların sorumluluğunu, kendi beğlerinde görmedikleri bir titizlikle korur; refahları, huzurları, güvenlikleri için çalışır; rızalarına saygı gösterir, işlerine ve inançlarına karışmaz; adaleti yürütür.”
27) “Ömrünü harcıyorsun; Allah’ın emanetine ihanet ediyorsun.”
28) “Duyan gönüller, gören gözler, düşünen kafalar müjdeyi alır… Hazırlanır…”